Estetikte Pythagorasçı görüş nedir? | Estetikte Pythagorasçı görüşe göre estetik nesnel bir disiplindir. Dolayısıyla estetik algı da nesneldir. Bir nesnenin estetik olmasının belli matematiksel kalıpları vardır. |
Estetiği nesnel ve matematiksel gören görüş nedir? | Estetiği nesnel ve matematiksel gören görüş Pythagorasçı görüştür. |
Estetikte Klasik Gelenek ne ile ve ne zaman başlamıştır? | Estetikte Klasik Gelenek İlk Çağ’da Pythagoras ile başlamıştır. |
‘’Estetika’’nın kelime anlamı nedir? | ‘’Estetika’’ Latince kökenli bir ifade olup ‘’algılamak, temel duyum’’ anlamlarına gelmektedir. Öz dilindeki yazılışı ‘’aesthetica’’dır. |
Felsefede ve siyasette ‘’muhafazakar’’ görüşü savunan başlıca 4 Avrupalı düşünür kimlerdir? | Felsefede ve siyasette ‘’muhafazakar’’ görüşü savunan başlıca 4 Avrupalı düşünür: – Edmund Burke (İngiliz) – Alexis Charles Tocqueville (Fransız) – Joseph de Maistre (Fransız) – Friedrich Hegel (Alman) |
Komünoteryanizm nedir? | Komünoteryanizm bireycilik yerine toplumculuğu savunan görüştür. Bu fikre göre tek tek bireylerin talepleri ve arzuları karşılanamaz. Böyle bir durumun toplumsal düzeni bozacağını ifade etmişlerdir. Bireycilik yerine toplumun birlik ve beraberlik içerisinde eşgüdümünün sağlanması gerekliliği üzerinde durulmuştur. Komünoteryanizm görüşü liberalizme karşıt olarak ortaya çıkmıştır. |
‘’Toplum Sözleşmesi’’ görüşünün yakın tarihteki öne çıkan temsilcisi kimdir? | ‘’Toplum Sözleşmesi’’ görüşü 18. yüzyılda Jan Jack Rousseau tarafından ortaya atılmış bir görüştür. Bu görüşün yakın tarihte öne çıkmış temsilcisi John Rawls’tır. John Rawls ‘’Bir Adalet Teorisi’’ isimli eserinde ‘’toplum sözleşmesi’’ni işlemiştir. John Rawls 2002 yılında, 81 yaşında, ölmüştür. |
‘’Toplum Sözleşmesi’’ nedir? | Toplum Sözleşmesi veya Toplumsal Sözleşme 1762 yılında Fransız düşünür Jan Jack Rousseau tarafından yazılmış bir kitaptır. Kitap devletin ve hukukun nasıl ortaya çıktığını işlemiştir. Kitapta ortaya konulan teori, aynı zamanda kitabın adı da olan Toplumsal Sözleşme şeklinde isimlendirilmiştir. Yani Toplumsal Sözleşme Teorisi… Toplumsal Sözleşme Teorisi’ne göre ilkel insanlar klanlar(küçük akraba grupları) şeklinde yaşarken bir araya gelip sayıca fazla olmanın diğer klanlar karşısında kendilerini üstün kıldığını anlamışlardır. 10’ar kişilik 5 tane klan birleşirse 50 kişilik bir grup oluşur. Bu 50 kişilik grup daha sulak, daha düz, daha verimli, mağaraları daha bol ve geniş bir bölgeye yerleşmek istediğinde kendilerinden sayıca az olan klan gruplarını rahatlıkla alt edebilmişlerdir. Süreç içerisinde bunun farkına varan insanlar gruplar oluşturmaya başlamışlardır. Sonra daha büyük gruplar ve daha da büyük gruplar… İster göçebe olsun ister yerleşik olsun sayısı binleri bulan veya geçen bir insan topluluğunun bir arada yaşamayı sürdürebilmesi için de hukuka, iş bölümlerine ve toplumsal sınıflara ihtiyaç duyulmuştur. İnsanlar bu kurumları tamamen bilinçli oluşturmamıştır. Bu kurumlar sosyolojik kanunlar gereği topluluk içerisinde kendiliğinden belirmeye başlamıştır. İş bölümünün olması herkesin belli mesleklerde ustalaşmasına sebep olmuştur. Bu da bilim ve tekniğin hız kazanmasını sağlamıştır. Aynı zamanda oluşan sınıflı toplum yapısında belli bir grup üst sınıfı oluşturmuştur. Liderler ilmi anlamda yetenekli kişileri korumuş, düşünce, bilim ve teknik alanında üretim yapabilecekleri ortamı onlara sunmuştur. Dolayısıyla insanlar bir arada yaşamanın verdiği güce, güvene ve gelişime inanarak, klanlardan, büyük gruplara, büyük gruplardan köylere, köylerden şehir devletlerine, şehir devletlerinden büyük devletlere dönüşüm yapmışlardır. Kısaca insanlar, büyük bir gruba dahil olmak suretiyle daha iyi şartlarda ve daha güvende yaşamak amacıyla aralarında toplumsal sözleşme yapmışlardır. Yapılan bu toplumsal sözleşme de ‘’devlet’’ kavramını ortaya çıkarmıştır. Günümüzde bugünkü toplumsal yapının, devletin ve hukukun nasıl ortaya çıktığına dair akla en uygun teori Toplumsal Sözleşme Teorisi’dir. |
‘’İnsan insanın kurdudur.’’ ifadesi kime aittir? | ‘’İnsan insanın kurdudur.’’ Sözünü Thomas Hobbes söylemiştir. |
‘’Toplumsal Sözleşme’’ görüşüne öncülük eden 3 kişi kimlerdir? | ‘’Toplumsal Sözleşme’’ görüşüne öncülük eden 3 kişi: – Jan Jack Rousseau – John Locke – Thomas Hobbes |
İlk Çağ’da estetik yargının öznel olduğunu savunan iki grup kimlerdir? | İlk Çağ’da sofistler ve epikürosçular estetik yargının öznel olduğunu savunmuşlardır. |
Siyaset felsefesinin birinci sorusu nedir? | ‘’Devlet nedir?’’ sorusu siyaset felsefesinin birinci sorusudur. |
Platon’a göre siyasal devlet düzeninin dayanması gereken temel ilke nedir? | Platon’a göre siyasal devlet düzeninin dayanması gereken temel ilke adalettir. |
Anomali nedir? | Anomali en kısa tabiri ile normalin dışında olma durumudur. Genellikle doğanın, toplumun kanunları ve insanın tabiatı ile ilgili konularda normalin dışında olan durumlar için kullanılır. |
Yanlışlamacı Bilim Görüşü’nü öne süren düşünür kimdir? | Yanlışlamacı Bilim Görüşü’nü öne süren düşünür Raimund Popper’dır. |
Totoloji nedir? | Totoloji en kısa ifadeyle kendisini doğrulayan bilgidir. Bir durumun kararlı bir şekilde her zaman aynı sonucu vermesine totoloji denir. Örneğin: ‘’Yağmur bir yağıştır.’’ ‘’Kalem kalemdir.’’ gibi önermeler totolojiktir. |
‘’Bilimin Birliği’’ görüşü nedir? | Bilimin Birliği görüşüne göre fen bilimleri ile sosyal bilimlerin kullandıkları yöntemler açısından eşgüdümlü olup birleşmeleri gerekmektedir. |
Hermeneuitik nedir? | Hermeneuitik Hristiyan kutsallarının yorumlanmasıdır. Geçen zaman içerisinde ‘’yorumlamacılık’’ şeklinde genel bir felsefi anlayış kazanmıştır. |
Tarihsel determinizm nedir? | Tikel olarak bireyin yaşamının ancak tümel olan kitlelerin ve devirlerin içerisinde anlaşılabileceği görüşü tarihsel determinizm ile ilgilidir. Örneğin; eski zamanlarda çeşitli toplumlarda erkeklerin birden fazla kadın ile evlenmesini bugünün bakış açısıyla anlamamız mümkün değildir. Zira devamlı ve büyük savaşların olduğu coğrafyalarda nüfusu kadınlara oranla oldukça az olan erkekler eğer tek bir kadın ile evlenselerdi kadınların büyük bir kısmı hayatları boyunca evlenecek eş bulamayabilirlerdi. Ancak bu durum 21. yüzyıl için geçerli değildir. Bugünün demografik çalışmaları göstermiştir ki kadın ve erkek nüfusu yaklaşık olarak eşittir. |
Kıta Epistemolojisi’nin öncüsü kimdir? | Kıta Epistemolojisi’nin öncüsü Immanuel Kant’tır. Bu felsefe Friedrich Hegel’in Kant’ın görüşlerine yaptığı eleştirilerle gelişmiştir. |
Kıta Epistemolojisi veya Kıta Felsefesi nedir? | Kıta Felsefesi 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa’da yaygın olarak sürdürülen felsefi faaliyetleri tanımlamak için kullanılmış bir terimdir. |
Epistemolojik Realizm ile Epistemolojik İdealizm nedir? | Öznenin nesneyi nesnenin olduğu haliyle algıladığına dair görüş epistemolojik realizmdir. Öznenin nesneyi olduğu gibi algılamadığı, nesneyi kendi zihin dünyasında geçirerek algıladığına dair görüş ise epistemolojik idealizmdir. |
Entüisyonizm nedir? | Entüisyonizm sezgiciliktir. Entüisyonizme göre insan sadece aklı ve mantığı ile algılama yapmaz. Bunların yanında sezgileri ve hisleri ile de algılama yapar. Varoluşun en özünde bulunan tekil hakikati yani Tanrısal hakikati insan aklı ve mantığı algılayamaz. Ancak bu Tanrısal hakikat ruh ve duygular ile sezinlenebilir. Entüisyonizme göre bilginin en önemli kaynağı sezgilerdir. |
Entüisyonizmin metafizik görüşü nedir? | Entüisyonizme göre Tanrısal bilgi veya metafizik bilgi sözel olarak ifade edilebilecek bilgiler değildir. İnsan bu bilgileri sezer ve hisseder ancak bunları sözel olarak ifade edemez. Tasavvuf büyüklerimizden Yunus Emre’nin aşağıdaki satırları tam da bu görüşü yansıtmaktadır: Dilsizler haberini Kulaksız dinleyesi Dilsiz kulaksız sözü Can gerek anlayası |
Entüisyonizmin bilginin kaynağının ne olduğuna dair görüşünü ortaya atan düşünür kimdir? | Entüisyonizmin bilginin kaynağının ne olduğuna dair görüşünü ortaya atan düşünür Henri Bergson’dur. |
Başlıca 5 ‘’ampirist’’ düşünür kimlerdir? | Başlıca 5 ‘’ampirist’’ düşünür: – John Locke – George Berkeley – David Hume – John Stuart Mill – Bertrand Russell |
‘’Tabula Rasa’’ bilgi felsefesine göre hangi görüşe dayanır? | İnsan zihninin doğuşta bomboş olduğunu her şeyi deneyimler ile kazandığını savunan bir fikir vardır. Bu fikri savunanlar insanın doğuşta işlemeye hazır ve boş olan zihnini ‘’Tabula Rasa’’ şeklinde isimlendirmişlerdir. Tabula Rasa kavramı bilgi felsefesinde ‘’ampirizme’’ dayanır. Çünkü ampirizm bilginin ancak deney ve deneyimlerle elde edilebileceğini savunan görüştür. Ampirizme deneycilik veya deneyimcilik denir. Dolayısıyla Tabula Rasa kavramı ile ampirizm teorisi birbiri ile örtürşmektedir. |
Bilginin deney/deneyimler yolu ile elde edilebilineceğini savunan anlayış nedir? | Bilginin deney/deneyimler yolu ile elde edilebilineceğini savunan anlayış ampirizmdir. Ampirizmin Türkçesi deneyimciliktir. |
Bilginin doğuştan insanda var olduğunu savunan anlayış nedir? | Bilginin doğuştan insanda var olduğunu savunan anlayış rasyonalizmdir. Rasyonalizmin Türkçesi akılcılıktır. |
Aposteriori ne demektir? | Aposteriori bilginin deneyim yolu ile kazanılmasıdır. Avrupa’da Aydınlanma Çağı ile beraber dönemin bilim insanları şöyle bir yorum yapmışlardır: İnsanlar şimdiye kadar bilgi edinmek için iç güdülerini, sezgilerini ve hikayeleri kullanmışlardır. Ancak bu devirden sonra bilgi elde etmek için bilimsel yöntemler ve deneyler kullanılacaktır. Deneysel yöntemlerin kullanıldığı bundan sonraki çağlar Aposteriori bilgi çağıdır. Yani deneyli bilgi çağı ve/veya pozitif bilgi çağı… |
Apriori ne demektir? | Apriori deneyime dayanmayan bilgi demektir. Avrupa’da Aydınlanma Çağı ile beraber düşünürler bilgi edinmenin tek yolunun gözlemlenebilen nesnel deneyler olduğunu savunmuşlardır. Bu çağlardan önce insanların genellikle bilgi edinmek için sezgilerini ve varsayımlarını kullandıklarını ifade etmişlerdir. İnsanların bilgi üretmek noktasında deneye dayanmadıkları önceki zamanlara ‘’apriori dönem’’ yani ‘’deneyimsiz bilgi üretilen dönem’’ demişlerdir. |
Olumsal bilgi nedir? | Olumsal bilgi, ortaya konulan ancak alternatif doğruları da olabilecek bilgi türüdür. Örneğin: ‘’Çiçeğin rengi beyaz.’’ dediğinizde ortaya bir yargı atarsınız. Ancak bu yargının alternatif doğruları da olabilir. ‘’Çiçeğin rengi kırmızı.’’ gibi. Gerçekte beyaz renkli bir çiçeğe ‘’Bu çiçeğin rengi beyaz.’’ dediğinizde bu bilgi yine olumsaldır. Çünkü bilginin doğru olması alternatif doğruları ortadan kaldırmaz. Doğrunun koşullara göre değişmesi imkanlıdır. Çiçek biraz daha geliştiğinde sarı renge bürünebilir veya solduğunda kahve renkli olabilir. 3 ve daha fazla alternatiften bahsedilebiliyorsa o bilgi olumsal bilgidir. |
Zorunlu bilgi nedir? | Zorunlu bilgi: sadece iki alternatifi olan bir üçüncü yargıya imkan tanımayan bilgi türüdür. Örneğin: ‘’Masanın üzerinde vazo var.’’ dediğinizde bu birinci yargınızdır. Bu durumla ilgili ikinci yargınız: ‘’Masanın üzerinde vazo yok.’’ olabilir. Bu durumla ilgili üçüncü bir yargı oluşturamazsınız. Bu tip bilgi türüne zorunlu bilgi denir. Zorunlu bilgilerde belli yargı kalıpları vardır. Bunlar: Öyle veya Değil …dı veya …madı …mış veya …mamış Var veya Yok Evet veya Hayır …lı veya …sız |
Bilginin doğru olup olmamasında pragmatizmi esas alan başlıca iki düşünür kimlerdir? | Bilginin doğru olup olmamasında pragmatizmi esas alan başlıca iki düşünür: – William James – John Dewey |
Mütekabiliyetçi doğruluk nedir? | Bir olayın, durumun ve nesnenin doğruluğuna ölçüt olarak o olayı, durumu ve nesneyi esas alan anlayışa mütekabiliyetçi doğruluk denir. Her şeyi olduğu haliyle kabul etme anlayışı vardır. ‘’Her şey olması gerektiği gibi.’’ ifadesi bu görüşü yansıtır. Dolayısıyla bu doğruluk anlayışı sorgulamanın önünü keser. |
Epistemoloji nedir, konusu nedir ne değildir? | Epistemoloji bilgi felsefesidir. Bilgiye yönelik olarak: Doğruluğun mutlak bir ölçütü var mıdır? Herkes için geçerli doğrular var mıdır? Bilginin kaynağı nedir? Bilgi edinme yöntemleri nelerdir? Bu sorulardan da yola çıkarsak epistemolojinin konusu neyin doğru veya neyin yanlış olduğu değil, doğruluğun ne olduğudur. Bilgi felsefesi olan epistemoloji de bize doğruluk kavramının doğası ile ilgili kesit bir hüküm vermez. Çok sayıda düşünürün konuyla ilgili bir birinden faklı çok sayıda yorumunu bize sunar. |
Felsefede ‘’bağlaşımcılık’’ nedir? | Bir bilginin doğru olmasının diğer mevcut bilgilerle olan ilişkilerine bağlı olduğu anlayışına ‘’bağlaşımcılık’’ denir. Bir insan: ‘’Akarsuyun üzerindeki ahşap köprü yıkıldı ben de akarsuyun üzerinden yürüyerek geçtim karşıya.’’ dediğinde eğer yürüyebiliyorsa neden en baştan yürüyerek geçmedi fikrine veya en basitinden suyun üzerinde yürümenin fizik kurallarıyla bağdaşmadığı bilgisine dayanarak o kişinin size aktardığı bilginin yanlış olduğunu anlayabilirsiniz. |
Bilginin üç temel ögesi nelerdir? | Bilginin üç temel ögesi: – Bilginin öznesi – Bilginin nesnesi – Biliş Bir sürücü kırmızı ışıkta durması gerektiğini bilir. Burada kırmızı ışık bilginin nesnesidir yani hakkında bilgi sahibi olunan şeydir. Bu bilgiye sahip olan kişi de bilginin öznesidir. Bilginin öznesi olan sürücünün bilginin nesnesi olan kırımızı ışığı bir durma ikazı olarak algılaması da biliştir. |
Kıta epistemolojisinin bilginin değişkenliği ile ilgili anlayışı nasıldır? | Kıta epistemolojisine göre doğru bilgi, toplumdan topluma, kültürden kültüre ve bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir. Hatta sadece coğrafi olarak değil zaman dilimleri içerisinde de doğru bilgi farklılaşıp değişebilir. Örneğin: Orta Doğu kültüründe yaşça büyük ve saygın biri ile kurulan bire bir iletişimde, genç kişinin bu büyüğün karşısında mahcup ve geri durması gerekirken Batı kültüründen bir gencin yaşça büyük ve saygın biri ile kurduğu iletişimde bu şekilde tavır sergilemesi büyük tarafından kendisinin umursanmadığı, dikkate alınmadığı şeklinde saygısızca bir davranış olarak kabul görür. Sıcak iklimlerin toplumlarında anne-babalar küçük çocuklarına her zorlukta yardım ederler. Kaşığı düştüğü zaman hemen kaldırıp verirler. Ayakkabılarını bağlarlar, bir koltuğa çıkamadığında çıkması için yardım ederler. Sıcak iklimlerin toplumlarında bu, ebeveyn şefkati olarak algılanırken Kuzey iklimlerinde yaşayan toplumlara göre bu, çocuğa yapılan büyük bir kötülüktür. Elbette çocuğun anne babasının yardımına ve şefkatine ihtiyacı vardır ancak çocuğun yapmak için çabaladığı ve yapabileceği bir şeyde birilerinin onun o küçük işini tamamlaması o çocuğun başarısını çalmaktır. Bu tip gereksiz müdahaleler çocuğun sorumluluk sahibi olamayan, mücadeleci ruhu olmayan, yetersiz hisseden bir birey olmasına sebep olabilir. Örneklerde de görüldüğü gibi ‘’kıta epistemolojisine’’ göre bilginin doğruluğu kültürlere ve zamanlara göre değişebilir. |
Fideizm nedir? | Fideizm insan aklının Allah’ı algılamak ve kavramak için yetersiz olduğunu, bu sebeple insanın koşulsuz olarak bir tanrıya inanması gerektiğini ifade eden görüştür. Matematik ve fizik dehalarından biri olan Blaise Pascal da bu görüşün en önemli temsilcilerinden biridir. |
Agnostizm nedir? | Agnostizmin kelime anlamı bilinemezciliktir. Tanrının varlığı ve yokluğu meselesinde kişinin yargısız kalabileceğini ortaya atan görüştür. Bu görüşe göre Tanrı var mıdır, yok mudur sorusunun cevabına ulaşmak mümkün değildir. Bu sebeple kişi Tanrı vardır veya yoktur diye bir yargı ortaya atamaz. Bu fikrin en önemli temsilcisi 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında yaşamış olan Aldous Huxley’dir. |
Ateoloji nedir? | Ateoloji, tanrıbilimi olan teolojinin tersidir yani ateoloji tanrıtanımazcılık bilimidir. Genel kabulde böyle bir bilim alanı yoktur ancak ateist görüşe sahip kişilerin bu görüşlerini dayanaklandırmak için yaptıkları çalışmalar bazı kesimler tarafından ateoloji şeklinde isimlendirilmiştir. |
Ateolojinin en popüler argümanı nedir? | Ateolojinin en popüler argümanı ‘’kötülük problemi’’dir. Ateistlere göre inananların ifade ettiği şekliyle iyi bir Tanrı ile kötülük aynı anda olamaz. |
Kant’ın Allah’ın varlığına yönelik olarak ileri sürdüğü dayanak nedir? | Kant’ın Allah’ın varlığına delil olarak ileri sürdüğü argüman: Ahlak Agrümanı’dır. |
Tanrı’nın varlığına delil olarak ‘’Beş Yol’’ önermesini öne süren Hristiyan düşünür kimdir? | Tanrı’nın varlığına delil olarak ‘’Beş Yol’’ önermesini öne süren Hristiyan düşünür Aquinalı Thomas’tır. |
Tanrı’nın varlığına delil olarak ortaya atılan ‘’Beşyol’’ önermesi nedir? | Allah’ın varlığına delil olarak ‘’Beşyol’’ önermesini ileri süren Aquinali Thomas 1225-1274 yılları arasında İtalya’da yaşamış Hristiyan bir din adamıdır. Beşyol Allah’ın var oluşunu rasyonel bir yolla açıklamaya çalışan önermelerden oluşur. Bunlara bakacak olursak: 1-) Hareket Kanıtı: Maddesel hiçbir şey kendisini hareket ettiren bir güç olamadan hareket edemez. Maddesel hareketin başlaması için maddenin dışında olup maddesel harekete güç veren bir ruh lazımdır. Biz bu güce Tanrı deriz. 2-) Sebep(Teleolojik) Kanıtı: Yaşamdaki ve evrendeki her şey birbiriyle sebep-sonuç ilişkisi içerisindedir. Bir şey kendi kendisinin sebebi olamaz. Bu neden her şeyin ilk sebebi olan bir güç lazım gelir. 3-) Evrensel İspat Kanıtı: Maddesel varoluşun bir başlangıcı vardır. Bir başlangıcı var ise bir başlatıcısı da vardır. Bir başlatıcısı var ise o şey madde olmadan önce de vardır. O şey Tanrıdır. 4-) Derece Kanıtı: Dünya’daki her şeyin herhangi bir konuda derecesi vardır. Örneğin makine en fazla ne kadar güçlü olabilir veya bir insan en fazla ne kadar iyi olabilir gibi durumlar söz konusudur. Bunların ölçüsü Dünya ile sınırlı tutulamaz. Her şeyin ‘’en’’ olduğu bir tekilliğin olması gerekir. Her şeyin en yükseğine sahip bir tekillik. İşte bu tekillik Tanrıdır. 5-) Tasarım Kanıtı: En küçük bir çiçek yaprağından en karmaşık canlı sistemine kadar bir planlanmışlık ve tasarım söz konusudur. Akıl sahibi biri bunların bir tasarımcının elinden çıktığını anlar. |
İmkan Delili nedir? | İmkan Delili Müslüman düşünürlerden Farabi ve İbni Sina tarafından Allah’ın varlığına kanıt olarak ileri sürülmüş bir önermedir. İnsanın en önemli organı olan beynin vücuttaki en sert kemiklerden biri olan kafatası ile korunması, soğuk iklimlerdeki ağaçların yapraklarının soğuktan daha az etkilenecek şekilde sivri olması, bir bebeğin emme refleksi ile doğması vb. gibi milyonlarca belki de milyarlarca özelliğin tam olarak söz konusu canlıların veya nesnelerin faydasına olacak şekilde belirlenmiş olması bir Yaratıcının olduğuna işaret etmektedir. Bu tasarımların kendiliğinden gelişmesi veya ortaya çıkması mümkün değildir. Bu önermeye ‘’İmkan Delili’’ denir. |
‘’Hüdus Delili’’ nedir? | Hüdus Delili Gazali’nin Allah’ın varlığını kanıtlamak için ileri sürdüğü düşüncedir. Gazali’nin bu önermesi Farabi ve İbni Sina tarafından ileri sürülen İmkan Delili ile aynıdır. Her ikisinin temelinde de hiçbir şeyin bir yaratıcı ve tasarımcı olmadan kendi kendine vücut bulamayacağı düşüncesi vardır. |
Panenteizm nedir? | Panenteizm her şeyin Tanrı’dan türediğini ancak Tanrı’nın varlık alanının kendisinden türeyenlerden ayrı olduğunu ifade eden metafizik görüştür.Panenteizm görüşü 12. yüzyılda yaşamış olan Hint düşünür Ramanuja’ya dayanmaktadır. Bir de tüm varlığın Tanrı’nın bizzat kendisi olduğu görüşünü içeren ‘’panteizm’’ vardır. Burada görüldüğü üzere ‘’panenteizm’’ ile ‘’panteizm’’ bir noktada ayrılmaktadır. Panteizm tüm varoluşun Tanrı’nın ta kendisi olduğunu ifade ederken panenteizm tüm varoluşun Tanrı’dan türediğini ancak Tanrı’nın yarattıklarının Tanrı’dan ayrı olduğunu öne sürer. |
Panteist Tanrı anlayışına sahip dinler nelerdir? | Veda dini ve Stoacılar panteist tanrı anlayışına sahiptirler. Aynı zamanda İslam’daki tasavvuf anlayışındaki ‘’vahdedi vücut’’ kavramı da panteist anlayışı ifade etmektedir. |
Panteist anlayışla özdeşleşen Batılı düşünür kimdir? | Panteist anlayışla özdeşleşen Batılı düşünür Spinoza’dır. |
Deizm kaçıncı yüzyılda ortaya çıkmıştır? | Deist anlayış elbette insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak deizmin sistematik bir biçimde ortaya çıkışı 17. yüzyıl ile birlikte olmuştur. |
Egzistansiyalizmin başlıca iki temsilcisi kimlerdir? | Egzistansiyalizmin başlıca iki temsilcisi Martin Heidegger ve Jean Paul Sartre’dir. |
Egzistansiyalizm nedir? | Egzistansiyalizm varoluşçu felsefenin orijinal ismidir. Egzistansiyalist felsefeye göre ‘’Varoluş özden önce gelir.’’ Açık ifadeler kullanacak olursak. Bu anlayışa göre insanlar ve diğer nesneler bir öze sahiptir. Bu öz durağan ve sabittir. Varoluşun anlamı varoluşun özünde değil varoluşun kendisindedir. Durumlar ve şartlar daima değişir. İnsanların algılama biçimleri dönemden döneme durumdan duruma değişir. İnsan herhangi bir durumda ve zamanda nasıl bir algılayış içerisindeyse gerçeklik odur. Kişi bu gerçekliği sahiplenmelidir ve iradesini ortaya koyup sorumluluk alarak içinden geldiği gibi davranmalıdır. Örneğin; bir inanca ve bir kültüre sahipsiniz, evliliğe hazırsınız ve eş seçeceksiniz. Biri hoşunuza gitti, flört ediyorsunuz ve gerçekten anlaştığınızı ve sevdiğinizi hissedebiliyorsunuz. Ancak bakıyorsunuz ki o kişinin fikirleri ve yetiştiği kültürün anlayışları sizinkiyle oldukça ters. İşte varoluşçu(egzistansiyalist) anlayışa göre burada fikirler ve kültür sabit bir durumu oluşturuyor ancak o anki durumunuz iyi hissetmek. Fikir ve kültür farkının oluşturduğu sabitliğe takılmak yerine o anki durum içerisinde var olmuş olan güzel duyguları akışına bırakmanız gerekir. Bu anlayışa varoluşçuluk denir. Varoluşçu felsefenin karmaşık ve bir o kadar özeti olan ifade: ‘’Kendi kendini tanımlayan insana göre tanımlanan yaşantı.’’dır. Yani bu ifadeye göre insan kendisinin kim olduğuna kendisi karar veriyor ve sonra yaşam ile yaşamın gerçekliğinin ne olduğuna karar veriyor. |
‘’Yaratıcı hayat hamlesi’’ nedir? | Bergson varoluşu meydana getiren bir itici güç olduğunu söylemiş ve bu itici güç için de ‘’yaratıcı hayat hamlesi’’ ifadesini kullanmıştır. |
Bergson’a göre ‘’oluş(süreç) felsefesinde’’ oluşu anlamak için insanın kullanabileceği araç nedir? | Bergson’a göre ‘’oluş(süreç) felsefesinde’’ oluşu anlamak için insanın kullanabileceği araç sezgidir. |
Süreç(oluş) felsefesinin başlıca iki temsilcisi kimlerdir? | Süreç(oluş) felsefesinin başlıca iki temsilcisi: – Alfred North Whitehead – Henri Bergson |
Süreç(oluş) felsefesi din ve bilim ilişkisine nasıl bakar? | Süreç(oluş) felsefesine göre din ve bilim rasyonel yani akılcı bir yaklaşım ile bir araya getirilmelidir. |
Kozalaksı Bez kavramı nedir? | İnsan bedensel olarak maddesel bir varlıktır. Ancak duygulara, düşüncelere ve bir ruha da sahiptir. Descartes’e göre maddesel bedenin ve ruhsal boyutum birleşim bölümü beyindedir. Descartes bu iki kutbun beyinde birleştiği bir nokta olduğunu varsaymıştır bu bölüme ‘’kozalaksı bez’’ demiştir. Ancak bu sadece bir varsayımdır. |
Düalizm nedir? | ‘’Dü’’ Latincede ‘’iki’’ anlamına gelir. Düalizm ise ikicilik anlamına gelir. Düalizm varlığın ruh ve madde şeklinde iki boyutunun olduğu düşüncesidir. |
‘’Var olmak algılanmış olmaktır.’’ önermesi hangi görüşün savunusudur? | ‘’Var olmak algılanmış olmaktır.’’ önermesi idealist görüşün savunusudur. |
Yakın tarih Avrupa’sında idealizmin en büyük temsilcisi kimdir? | Yakın tarih Avrupa’sında idealizmin en büyük temsilcisi George Berkeley’dir. |
‘’Mekanik Materyalizm’’in baş temsilcisi kimdir? | ‘’Mekanik Materyalizm’’in baş temsilcisi Thomas Hobbes’tir. |
Mekanik Materyalizm nedir? | Mekanik Materyalizme göre tüm varoluş maddeden meydana gelmiştir. Ruh diye bir şeyin varlığı söz konusu değildir. Hatta duygularımız ve düşüncelerimiz de maddeseldir. Evrende her şey maddenin doğasında bulunan yasalara göre hareket eder. İnsan davranışları dahi buna dahildir. Mekanik Materyalizmin temsilcileri Demokritos, Thomas Hobbes ve La Metrie’dir. |
Diyalektik Materyalizm ve Mekanik Materyalizm ortak yönleri ve arasındaki farklar nelerdir? | İlk olarak ortak yönlere bakacak olursak isimlerinden de anlaşılacağı üzere her iki görüşte de varoluşun maddesel olduğu anlayışı vardır. Her ikisi de ruhun varlığını kabul etmezler ve dinin insan üretimi bir sistem olduğunu öne sürerler. Aralarındaki farklar ise şu şekildedir: – Mekanik Materyalizm varlığın tamamen sabit yasalara göre işlediğini ifade ederek mutlak kaderci bir tutum sergilerken, Diyalektik Materyalizmde zıtlıkların çatışması sonucunda toplumsal değişimler ve gelişimler meydana gelir düşüncesine binaen nispeten daha esnek bir kaderci anlayış vardır. – Her ikisi de dine karşı olsalar da Mekanik Materyalizm din, tarih ve kültür gibi kavramları neredeyse yok sayarken, Diyalektik Materyalizm din, tarih ve kültür kurumlarının toplumun üst kurumları olduğu düşüncesine sahiptir. (Ancak diyalektik materyalist görüş bu durumdan hoşnut değildir.) – Mekanik Materyalizmin temsilcileri Demokritos, Thomas Hobbes ve La Metrie’dir. Diyalektik Materyalizmin temsilcileri Friedric Engels ve Karl Marx’tır. |
Determinizm nedir? | Determinizm kaderciliktir. Varlıktaki ve insan davranışlarındaki her şeyin doğanın yasaları tarafından denetlendiği ya da en azından etki altında olduğu anlayışıdır. |
Spiritüalizm nedir? | Spiritüalizm tinselciliktir. Varlığın özünün ruh ve anlam olduğu görüşüdür. İdealizme oldukça yakın bir görüştür ancak idealizm ruhun merkezini insanın dışında bir yere oturturken, spiritüalizm ruhun merkezini insanın zihninde varsaymıştır. |
İdealizm ve Spiritüalizmin ortak yönü ve farkı nedir? | İdealizm ve Spiritüalizmin ortak yönü her ikisi de varoluşun özünü ruh olarak kabul etmeleridir. Bu iki görüş maddenin ikinci sınıf bir varlık alanı olduğu, hakikatin ruhta olduğu fikrini paylaşırlar. Bu iki görüşün arasındaki fark ise idealizm ruhun merkezini insanın dışına oturturken spiritüalizm insan zihnine önem vermiştir ve manaya ulaşmak noktasında insan zihnini merkeze almıştır. |
Modern Töz Metafiziği’nin başlıca temsilcileri kimlerdir? | Modern Töz Metafiziği’nin başlıca temsilcileri: – Rene Descartes – Thomas Hobbes – John Locke |
Modern Töz Metafiziği’nin üç alt dalı nelerdir? | Modern Töz Metafiziği’nin üç alt dalı: – İdealizm – Materyalizm – Dualizm |
Felsefede ‘’kartezyen görüş’’ nedir? | ‘’Kartezyen görüş’’ kavramı Descartes’e aittir. Varlığı madde ve mana şeklinde iki boyutta ele almaya kartezyen görüş denir. |
Süreç Metafiziği’nin başlıca iki temsilcisi kimlerdir? | Süreç Metafiziği’nin başlıca iki temsilcisi: – Alfred North Whitehead – Henri Bergson |
Geist nedir? | Friedrich Hegel felsefi çalışmalar da yaratıcı güç için yani tanrı için ‘’Geist’’ kavramını kullanmıştır. |
Fenomenizm nedir? | Fenomenizm somut olarak algılanabilen ve deneye konu olabilen maddesel alanın varlığın kendisi olduğu görüşüdür. Bazı düşünürler ise fenomenin maddenin görünür tarafı değil maddenin taşıdığı öz olduğunu söylemişlerdir. Fenomenistlerden kimisi maddenin kendisine vurgu yaparken bazıları maddelerin algılayan kişinin zihninde oluşturduğu imgeye vurgu yapmaktadır. Örneğin bir sandalye gördüğünüzde onun sandalye olduğunu söylersiniz. Sandalye bir fenomendir. Yani duyularla nesnel olarak algılanabilen bir varlıktır. Bazı fenomenistler ise duruma farklı yaklaşarak şöyle bir tespit yapmışlardır: Biz dünyadaki her bir sandalye için yeni bir algılama yapmayız aslında. Sandalye için zihnimizde belirlediğimiz bir kalıp vardır. Bu kalıba uyan her nesneyi ‘’sandalye’’ olarak algılarız. Zira sandalye şeklinde aldatıcı görünüme sahip bir pasta gördüğümüzde yine onu sandalye şeklinde algılarız. İşte bu sandalye olarak zihnimizde belirlediğimiz kalıp, sandalyenin özüdür yani ‘’numen’’idir. Bu açıklamalardan da gördüğümüz gibi Fenomenizmde ‘’numen’’ isminde bir kavram vardır ki bu kavram parçalar halindeki her bir varlığın zihnimize kodlanmış özleri anlamına gelir. Fenomenistlerin bir kısmı tüm varlığın da tek bir öze sahip olduğunu ifade etmiş ve bu öz için de ‘’numen’’ kavramını kullanmıştır. Bu numenin de Tanrı olduğunu ifade etmişlerdir. Fenomenist düşünürlerden özellikle Immanuel Kant tüm varlığın tek bir numenden(özden) geldiğini bunun da Tanrı olduğunu ifade etmiştir. Bunun tam tersi düşünen fenomenist düşünür ise David Hume’dur. O, tüm varlık birimlerinin tek tek bir öze sahip olabileceğini ancak hepsinin tek bir numenden yani Tanrı’dan gelmediğini ifade ederek Tanrı’yı yadsımıştır. |
Numen nedir? | Numen, fenomenist felsefede varlığın özünde bulunan ve varlığa var olma enerjisini veren güçtür. Kimine göre bu güç maddenin kendisindedir. Kimine göre canlıların zihnindedir. Kimine göre de bu güç Tanrı’dır. |
Tüm dini kitapların yakılması gerektiğini düşünen Avrupalı düşünür kimdir? | Tüm dini kitapların yakılması gerektiğini düşünen Avrupalı düşünür David Hume’dur. |
Aquinalı Thomas’a göe metafiziğin üç dalı nelerdir? | Aquinalı Thomas’a göe metafiziğin üç dalı: – Varlığın Bilimi – İlk İlkelerin Bilimi – Tanrı Bilimi |
Aristoteles’in metafizik için kullandığı bir diğer kavram nedir? | Aristoteles’in metafizik için kullandığı bir diğer kavram ‘’teoloji’’dir yani tanrıbilimi. |
Aristoteles’in ikinci felsefe olarak tanımladığı bilim alanı nedir? | Aristoteles’in ikinci felsefe olarak tanımladığı bilim alanı ‘’fizik’’tir. |
Aristoteles’in ilk felsefe olarak kabul ettiği felsefe alanı nedir? | Aristoteles’in ilk felsefe olarak kabul ettiği felsefe alanı ‘’metafizik’’tir. |
Platon kaçıncı yüzyılda yaşamıştır? | Platon(Eflatun) M.Ö 4. yüzyılda yaşamıştır. |
Felsefede varlığa ilişkin genel ve rasyonel sorgulama alanı nedir? | Felsefede varlığa ilişkin genel ve rasyonel sorgulama alanı metafiziktir. |
Friedric Nietzsche insanları ahlaki bakımdan nasıl sınıflandırmıştır? | Friedric Nietzsche ahlakı neredeyse yok sayan bir filozoftur. Ona göre insanların ahlaki bakımdan iyi ve kötü şeklinde sınıflandırılması yersizdir. Friedric Nietzsche meseleyi antropolojik yani evrimsel olarak değerlendirmiş ve insanları da güçlü ve zayıf şeklinde sınıflandırmıştır. |
Felsefeyi analitik boyutta ele alan ilk filozof kimdir? | Felsefeyi analitik boyutta ele alan ilk filozof Sokrates’tir. |
Aklın İdaresi İçin Kurallar eseri nedir? | Aklın İdaresi İçin Kurallar eseri Batılı düşünür Rene Descartes tarafından ele alınan felsefik bir eserdir. Felsefi düşüncenin analitik yorumu yapılmıştır. |
Modern felsefenin kurucusu sayılan kişi kimdir? | Modern felsefenin kurucusu sayılan kişi Rene Descartes’tir. |
Felsefenin 3 temel boyutu nelerdir? | Felsefenin 3 temel boyutu: – Bütünleştirici – Analitik – Eleştirel |
Nedenselliği oldukça ayrıntılı bir biçimde ele alan 18. yüzyıl filozofu kimdir? | Nedenselliği oldukça ayrıntılı bir biçimde ele alan 18. yüzyıl filozofu David Hume’dur. |
Felsefede nedensellik konusunu ilk kez ele alan kişi kimdir? | Felsefede nedensellik konusunu ilk kez ele alan kişi Aristoteles’tir |
Batılı ilk filozof kimdir? | Batılı ilk filozof Thales’tir. |